16 Mart 2016 Çarşamba
Bu havada gidilmez
Diyor Nazan öncel, bu havada gidilmez.
Bir ok geldiğinde , yara aldığımda , yaralı yaralı mağarama çekildiğimde , oku kendim çıkartıp , yaramı kendim sardığımda aslında öğreniyorum o acı ile kendim baş etmeyi. Sonrasında korkmuyorum acı çekmekten , kaybetmekten çünkü alışmış oluyorum .
Sonra adım kolay harcayana çıkıyor. O kolay zamana gelene kadar zor olan zamanı bi ben biliyorum bide kalbim.
Sonuç kolay , zor olan ise mağaradaki zamanlarım.
Gerçek sevgi ne ; keyifteki süreçmi yoksa mağaraya girip neren acıdı deyip öpmekmi. O zamanmı sevgi güven kazanıyor. O zamanmı asıl çoğalıyor.
İyi günde kötü günde dedikleri bumu.
Herkesin beklediği bu değilmi aslında ; koşulsuz bir sevgi değilmi , o anne sevgisi değilmi ?
Biz düştüğümüzde aynı yerde aynı acıyı hissedip , iki eli kanda olsa koşup o yarayı öptüğünde annemiz , biz esas o zaman iyileşmiyormuyuz.
Aradığımız bumu aslında , her bedende her yürekte.
Büyüdükmü acaba biz , neyi arıyoruz , kimde arıyoruz , aslında yaptığımız yanlış bumu .
Şirin Ferhat'ı beklerken biliyordu ki , Ferhat Kendisi için dağları deliyor, hayatlarını kurmak için zemin hazırlıyordu.
Ben yine giderim de , zaten durduğum bir yer yok . İki değilim ki tek kalayım. Zaten tek ... tek .
Gücüm varmı iki olmak için uğraşmaya. Ne için ? ..........
Gözlerinin sürmesine yandığım Şems , gel ezberlerimi boz ve bütün kitaplarımı yak. Sığ sularda dolanamıyorum artık.Yetmiyor.
Bi sen yaparsın , sen kendi içinde zaten özgürsün ve zaten asi. O yüzden Mevlananın etrafında, yamacında kendi özgürlüğüne tavaf edebildin.
O yüzden arada kuyuya inmelerim , sana özlemim, senin elini tutmak isteyişimden.
Ben mahşerde buluşacagız diye beklerken belkide tam olduk , o geniş kalp ve o asi ruh belkide artık bir.
Belki ikisini bu gece koyun koyuna uyutsam bu hasret dinecek.
Kaydol:
Kayıt Yorumları (Atom)
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder