Ülkeme ve bayrağıma kendimi ait hissediyorum , gözümü kırpmadan herşeyimi feda edecek kadar.
Bayrağımın kırmızısını öpsem, öpsem, öpsem doyamam.
Ne verdi bana bu duyguyu ; bu topraklarda yaşadım , bu topraklarından çıkan meyveleri yedim beslendim, bu toprakların sokaklarında oynadım, bu topraklarda dolaştım, bu topraklarda gördüm , bu topraklarda hissettim acıyı sevinci mutluluğu neşeyi.
Bu topraklarda başardım , para kazandım, evler yaşamlar kurdum , kepimi bu toprakda attım.
Bu toprakda çocuğumu oynattım, bu toprakda sevdim , bu toprakda ölecegim.
Sanırım aidiyet bu ; o toprakların senin olduğunu ve seni hep içinde yaşatacagından emin olmak.
Her şeyini o toprakda yapacagını bilmek sanırım aidiyet.
Koşulsuz sevilmek değil aidiyet , koşulsuz güven hissi , koşulsuz o yere ait olduğunu bilmek.
O yüzdendirki ben bu toprakdan gidemem ait olduğum yerden gitmem.
Köklendiğim yer sadece bu topraklar olur , en sevildiğim , en beslendiğim,en bakıldığım, en herseyi hissebildiğim , en sahiplenildiğim, en sahiplendiğim en güvendiğim yer olur sadece.
Bilirimki o topraklarda aç kalmam, bilirimki güvendeyim , bilirimki herseyi onun gücüyle başarırım, bilirimki imkanlarıyla hep yanımdadır ,bilirimki onun nüfus kağıdını taşırım , bilirimki ben hep ona aitim.
Bu karşılıklı verilmiş bir söz gibidir. O benim Onda ölecegimi bilir bende Onda .
Dünyada bundan daha güzel ve sağlam bir duygu varmı !
Diğer hersey olaylara , kişilere bağlı gelip geçici değilmi, sevgi, aşk, öfke, neşe , hüzün,...
Aidiyet öylemi ya , anneni bilirsinki o sana ait sende ona . Çocuğunu bilirsinki o senin sana ait sende onun.
Sanırım pedagogların bahsettiği güvenli bağlanma tamda bu !Aslında aradığım istediğim şey tamda bu ait olmak .
Yani bilmek ki, O'na yüzde yüz aitsin, o topraklarda yaşayacaksın , o topraklarda dolaşacaksın, o evin topraklarında oynayacaksın , ülkem gibi .... O'nun imkanlarıyla güçlenip başaracaksın , onun sevgi hayat okulunda eğitim göreceksin, onun yatagında yaşlılığında ıhlamurunu içeçecksin. O ve sen bir olacak.
Ona inşaa edeceksin, ona kazandıracaksın , Onu koruyacaksın , Onu sahipleneceksin , Onda yaşayacaksın, Ona hizmet edeceksin. Aynı Ülkeye hizmet gibi.
Acaba eskilerin görücü usulü evlilikleri bundanmı ölene kadar sevgiyle, saygıyla sürüyordu.
Daha başlarken O'nda öleceklerini bildikleri içinmi .... İmzayı bu güvenlemi atıyorlardı.
Savaşta çıksa, kıtlıkda olsa, salgın hastalıkta olsa , göç de olsa birbirlerinin ülkesimi oluyorlardı.
Her cephede ayrı ayrı mücadele edip gece aynı yatakta bayraklarını öpüp alınlarınamı koyuyorlardı.
Kim benim vatanım oldu yada ben kimin vatanım oldum .... Hiç kimsenin ve hiç kimseye ....
Yavru vatan oldum ama anavatan olmadım hiç.
O adamların ülkelerini vatanım gibi hissetmedim, kısa süreli yaşamaya gittim, tatile gittim , gezmeye görmeye gittim hepsi bu. Belkide bu kadar ülke dolaşmam aslında sembolikti, aslında dolaştığım adamların sembolü idi.
Kimse vatanı hissetmediği yerde kalmazki uzun süre.
Orda yaşayamamki , orda kök salamamki, güvenememki , oraya emek etmemki , oraya katkıda bulunmamki. Öyle bi dolaşır çıkarım.
Gittiğim ülkeler ya soğuktu, ya çok sıcaktı , ya sadece eğlence vardı, ya savaş vardı, ya çok muhafazakardı, ya kıtlık vardı, ya gelişmemişlik , ya bataklıktı, ya çöl dü, ya gezmelikti, ya fazla zengindi, ya sadece doğa güzelliği vardı , ya sadece aşk yada sadece acı ülkesiydi
Ülkem gibi değildi yani , benim gibi değildi ....
yazı,kışı, baharı ayrı güzel, zenginliğide var fakirliğide , fırtınalı denizide var gölüde, savaşıda var barışıda, eğlenceside var mesire yeride , kerhaneside var camiside , aşkıda var yalnızlığıda ....
Ülke benim ya belkide ben o yüzden her ayrıntısını görebiliyorum , diğer ülkelerde bakmadım belkide o ülkenin içinde başka neler var diye. Kimse vatanı gibi hissetmediği yere derin bakmaz.
Bazende Vatanım sanıyorum tam anavatan olmak istiyorum ama sadece oturum izni veriliyor.
O zamanda ben vizemin bitiş günümde dönüyorum.
Yada bazen benim vatanıma girmek istiyorlar , kimliksiz, ne yapacakları belirsiz deport ediyorum.
Hep derlerdi 40 yaş çok güzel bir yaş diye, en olgun, en farkında , en ne istediğini bilen, en cesur, en deli, en özgüvenli, en hassas , en duygulu gercektende öyleymiş. İyiki 40 sene biriktirmişim.
Anavatanım ne kadar güzel bir kelime hem benim anavatanım hemde ben anavatanım.
Ben artık hayatımda anavatana niyet ediyorum ,
Bayrağımın kırmızısını öpsem, öpsem, öpsem doyamam.
Ne verdi bana bu duyguyu ; bu topraklarda yaşadım , bu topraklarından çıkan meyveleri yedim beslendim, bu toprakların sokaklarında oynadım, bu topraklarda dolaştım, bu topraklarda gördüm , bu topraklarda hissettim acıyı sevinci mutluluğu neşeyi.
Bu topraklarda başardım , para kazandım, evler yaşamlar kurdum , kepimi bu toprakda attım.
Bu toprakda çocuğumu oynattım, bu toprakda sevdim , bu toprakda ölecegim.
Sanırım aidiyet bu ; o toprakların senin olduğunu ve seni hep içinde yaşatacagından emin olmak.
Her şeyini o toprakda yapacagını bilmek sanırım aidiyet.
Koşulsuz sevilmek değil aidiyet , koşulsuz güven hissi , koşulsuz o yere ait olduğunu bilmek.
O yüzdendirki ben bu toprakdan gidemem ait olduğum yerden gitmem.
Köklendiğim yer sadece bu topraklar olur , en sevildiğim , en beslendiğim,en bakıldığım, en herseyi hissebildiğim , en sahiplenildiğim, en sahiplendiğim en güvendiğim yer olur sadece.
Bilirimki o topraklarda aç kalmam, bilirimki güvendeyim , bilirimki herseyi onun gücüyle başarırım, bilirimki imkanlarıyla hep yanımdadır ,bilirimki onun nüfus kağıdını taşırım , bilirimki ben hep ona aitim.
Bu karşılıklı verilmiş bir söz gibidir. O benim Onda ölecegimi bilir bende Onda .
Dünyada bundan daha güzel ve sağlam bir duygu varmı !
Diğer hersey olaylara , kişilere bağlı gelip geçici değilmi, sevgi, aşk, öfke, neşe , hüzün,...
Aidiyet öylemi ya , anneni bilirsinki o sana ait sende ona . Çocuğunu bilirsinki o senin sana ait sende onun.
Sanırım pedagogların bahsettiği güvenli bağlanma tamda bu !Aslında aradığım istediğim şey tamda bu ait olmak .
Yani bilmek ki, O'na yüzde yüz aitsin, o topraklarda yaşayacaksın , o topraklarda dolaşacaksın, o evin topraklarında oynayacaksın , ülkem gibi .... O'nun imkanlarıyla güçlenip başaracaksın , onun sevgi hayat okulunda eğitim göreceksin, onun yatagında yaşlılığında ıhlamurunu içeçecksin. O ve sen bir olacak.
Ona inşaa edeceksin, ona kazandıracaksın , Onu koruyacaksın , Onu sahipleneceksin , Onda yaşayacaksın, Ona hizmet edeceksin. Aynı Ülkeye hizmet gibi.
Acaba eskilerin görücü usulü evlilikleri bundanmı ölene kadar sevgiyle, saygıyla sürüyordu.
Daha başlarken O'nda öleceklerini bildikleri içinmi .... İmzayı bu güvenlemi atıyorlardı.
Savaşta çıksa, kıtlıkda olsa, salgın hastalıkta olsa , göç de olsa birbirlerinin ülkesimi oluyorlardı.
Her cephede ayrı ayrı mücadele edip gece aynı yatakta bayraklarını öpüp alınlarınamı koyuyorlardı.
Kim benim vatanım oldu yada ben kimin vatanım oldum .... Hiç kimsenin ve hiç kimseye ....
Yavru vatan oldum ama anavatan olmadım hiç.
O adamların ülkelerini vatanım gibi hissetmedim, kısa süreli yaşamaya gittim, tatile gittim , gezmeye görmeye gittim hepsi bu. Belkide bu kadar ülke dolaşmam aslında sembolikti, aslında dolaştığım adamların sembolü idi.
Kimse vatanı hissetmediği yerde kalmazki uzun süre.
Orda yaşayamamki , orda kök salamamki, güvenememki , oraya emek etmemki , oraya katkıda bulunmamki. Öyle bi dolaşır çıkarım.
Gittiğim ülkeler ya soğuktu, ya çok sıcaktı , ya sadece eğlence vardı, ya savaş vardı, ya çok muhafazakardı, ya kıtlık vardı, ya gelişmemişlik , ya bataklıktı, ya çöl dü, ya gezmelikti, ya fazla zengindi, ya sadece doğa güzelliği vardı , ya sadece aşk yada sadece acı ülkesiydi
Ülkem gibi değildi yani , benim gibi değildi ....
yazı,kışı, baharı ayrı güzel, zenginliğide var fakirliğide , fırtınalı denizide var gölüde, savaşıda var barışıda, eğlenceside var mesire yeride , kerhaneside var camiside , aşkıda var yalnızlığıda ....
Ülke benim ya belkide ben o yüzden her ayrıntısını görebiliyorum , diğer ülkelerde bakmadım belkide o ülkenin içinde başka neler var diye. Kimse vatanı gibi hissetmediği yere derin bakmaz.
Bazende Vatanım sanıyorum tam anavatan olmak istiyorum ama sadece oturum izni veriliyor.
O zamanda ben vizemin bitiş günümde dönüyorum.
Yada bazen benim vatanıma girmek istiyorlar , kimliksiz, ne yapacakları belirsiz deport ediyorum.
Hep derlerdi 40 yaş çok güzel bir yaş diye, en olgun, en farkında , en ne istediğini bilen, en cesur, en deli, en özgüvenli, en hassas , en duygulu gercektende öyleymiş. İyiki 40 sene biriktirmişim.
Anavatanım ne kadar güzel bir kelime hem benim anavatanım hemde ben anavatanım.
Ben artık hayatımda anavatana niyet ediyorum ,